Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in iştirakiyle İstanbul Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen merasimde 45 bin öğretmenin ataması yapıldı. Merasimde, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, gerçekleştirilen öğretmen atamasını ‘Cumhuriyet tarihin en büyük öğretmen atamasını gerçekleştiriyoruz” diyerek yaptı. Ulusal Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 20 yıllık AKP iktidarının eğitim brifingini sundu, dini temelli eğitim sistemi vurgularında bulunarak, “bugün imam hatip mezunu bir Cumhurbaşkanımız var” dedi.
Cumhuriyet Tarihimizin En Büyük Ataması!
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “45 bin Öğretmen Atama Programı”nda yaptığı konuşmada, “Tek kalemde cumhuriyet tarihimizin en büyük öğretmen atamasını bugün gerçekleştiriyoruz. Vazife yerlerinizde sizlere şimdiden muvaffakiyetler diliyorum. Evvelki hafta 4 bin 134 engelli kardeşimizin atamasını yapmıştık. Böylelikle son 10 yılda toplam 12 bin 98 engelli öğretmenimizi öğrencileriyle buluşturduk. Bugün, sizlerin de iştirakiyle, eğitim ordumuzu daha da güçlendiriyoruz. Ülkemizde 2002 yılında yaklaşık 500 bin öğretmenimiz vardı. Artık bu sayı 1 milyon 200 bine ulaştı. Şu andaki mevcudun yüzde 75’inden fazlasını biz atadık. Sizlerle birlikte ataması yapılan öğretmen sayısı 800 bini buluyor. Tek kalemde cumhuriyet tarihimizin en büyük öğretmen atamasını da bugün gerçekleştiriyoruz” dedi. Millî Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 45 bin öğretmen atamasının gerçekleştirildiği toplantıda son 20 yılın tek seferde yapılan en yüksek ataması olduğuna işaret ederek “Hepinizin malumu, bir ülkenin en kıymetli sermayesi beşeri sermayesidir. Beşeri sermayesinin niteliğini artırmadaki en kıymetli enstrüman da eğitim. Onun için bugün rekabet etmiş olduğumuz ülkeler eğitime bu kadar devasa yatırırım yapıyorlar. Bilhassa eğitim çağ nüfusunu okullarla buluşturmada yüzde yüze eriştikten sonra tüm vatandaşlarını da hayat uzunluğu öğrenme stratejileri kapsamında daima marifetlerini güncellemeye çalışıyorlar ki ülkelerinin rekabet gücünü arttırabilsinler” diye konuştu.
Bakan Özer: “Bugün İmam Hatip Mezunu Cumhurbaşkanımız Var”
Türkiye’nin 2000’li yıllarda okullaşma oranları ve eğitimin demokratik durumunun uygun olmadığını belirten Bakan Özer, şunları söyledi: “Türkiye Cumhurbaşkanımızın liderliğinde üç koldan çok değerli bir eğitim atılımına sahne oldu. Birinci atılım, fiziki yatırımları ilgilendiriyordu zira okul yoktu, derslik yoktu ve Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde vilayet, bölge, ilçe ayrımı yapılmaksızın tüm Türkiye’ye derslikler yapıldı, okullar yapıldı. 2000’li yıllarda 300 binler civarında olan derslik sayısı bugün 857 bine ulaştı. İkincisi, eğitimin önündeki tüm antidemokratik uygulamalar kaldırıldı. Bu ülkede bu ülkenin başörtülü evlatlarına eğitime erişim yasaklanmıştı. İşte Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde başörtüsü yasakları kaldırıldı. Bu ülkede imam hatip liselerini ve mesleksel eğitimi mahvetmek için 1999 yılında yürürlüğe giren ve kesintisiz 12 yıl uygulamada kalan katsayı uygulamasıydı. Hedef neydi? Milyonlarca öğrencimizin hayatını kararttılar. Pekala, gayelerine ulaştılar mı? Ulaşamadılar. Bugün imam hatip mezunu Cumhurbaşkanımız var” dedi.
Eğitimde ‘Din’ Vurgusu!
Milli Eğitim Bakanı Özer konuşmasında “mesleki eğitimi niçin kararttılar zira bu ülkenin istediler ki ekonomik kalkınmasına sekte vuralım. O iş gücü piyasasının muhtaçlık duymuş olduğu insan kaynağı yetişemesin” diyerek, “2012 yılında katsayı uygulaması kaldırıldı. Bugün mesleksel eğitim, 28 Şubat sürecinden evvelki durumdan çok daha güzel duruma geldi. Meslek liseleri artık dünyaya ihracat yapan okullar oldu. Yüzde birlik muvaffakiyet diliminden öğrenci alan okullar oldu. Üçüncüsü neydi? Yalnızca imam hatip liselerine giden değil, bu toplum Müslüman bir toplum, imam hatip dışındaki okullara giden çocuklarımızın Kur’an-ı Kerim, peygamberimizin hayatı, dinî bilgiler üzere görmek istediği dersler birinci sefer seçmeli ders olarak kondu. Müfredatlar güncellendi. Neye nazaran güncellendi? Bu toplumsal bedele, kıymetlerimize, kültürümüze ve Türkiye’nin önceliklerine nazaran tüm müfredat elden geçirildi. Toplumda zenginle yoksul ortasında ortaya çıkan farkların eğitime erişime mani olmaması için toplumsal siyasetler uygulandı” diye konuştu.
Sosyal Devlet Refleksi Güçlü Az Ülkelerdeniz!
Özer, fiyatsız kitapların yirmi yıldır eğitim öğretim başladığı vakit öğrencilerin masasına konduğunu ve bunun 4 milyara ulaştığını anımsatarak “Bu eğitim öğretim yılında da birinci defa yardımcı kaynakları, 190 milyon yardımcı kaynağı öğrencilerimize fiyatsız olarak dağıttık. Az sayıda öğrenci bulunan mahallelerdeki çocukların eğitime erişebilmeleri için en yakın okullara fiyatsız bir biçimde taşınmalarını sağladık. Fiyatsız yemek uygulamasından da 5 milyon öğrenci faydalanıyor. Okul öncesi eğitimdeki tüm çocuklarımıza Türkiye’nin neresinde olursa olsunlar fiyatsız bir biçimde yemek veriyoruz artık. Bu kadar toplumsal devlet refleksleri güçlü olan dünyada çok ender ülke vardır. Başka taraftan bursların yanı sıra ekonomik durumu nedeniyle çocuğunu okula gönderemeyen ailelere yoksun kalmamaları için kaideli eğitim yardımı sunuldu. Toplumsal siyasetler yirmi yıldır istikrarlı bir formda sürdürülyor” formunda konuştu.
Bu Siyasetlerin Maliyeti 525 Milyar TL
Özer kelamlarına şöyle devam etti: “Bu siyasetlerin bugünkü maliyeti tam 525 milyar TL. Bu, ne için yapıldı? Garip gureba, mazlumlar ve kız çocuklarımız eğitime rahat bir biçimde erişsin diye yapıldı. Zenginle yoksul ortasında nitelikli eğitim almayla ilgili hiçbir fark kalmasın diye yapıldı. Yani Türkiye bir bütün olarak beşeri sermayesini en verimli bir formda kullansın diye yapıldı. Gelinen noktada 2000’li yıllarda 5 yaşındaki okullaşma oranları yalnızca yüzde 11’di. Anaokulu büsbütün lüks bir şeydi. Vatandaşın tamamının erişebildiği bir eğitim kademesi değildi. O yüzde 11 olan okullaşma oranı bugün yüzde 99,86. Ortaöğretimde yani lisede 2000’li yıllardaki okullaşma oranı yalnızca 44’tü, bugün yüzde 99,12. Yükseköğretimdeki net okullaşma oranları yüzde 14’lerden yüzde 50’ye yükseldi. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde birinci kere kız çocuklarının eğitime erişim sorunu son yirmi yılda çözülmüştür. Bu, çok değerli bir şeydir. Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde yapılan bu atılımlarla 2000’li yıllarda yüzde 39 olan kız çocuklarımızın okullaşma oranı, bugün yüzde 99’un üzerine çıktı. Cumhuriyet tarihinde birinci defa bayanların yükseköğretimdeki okullaşma oranları erkekleri geçmiştir. İnşallah, bu büyüyen sistem, 19 milyon öğrencisi, 1,2 milyon öğretmeni olan bu devasa sistem emin adımlarla Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye yüzyılını inşa edecektir.”
Öğretmen Başına Düşen Öğrenci Sayısını Daima Azalttık
Türkiye’de eğitim sisteminin bu kadar büyümesine karşın tıpkı vakitte nasıl güzelleştiğinin memleketler arası eğitim arenasında kendilerine sorulduğunu aktaran Bakan Özer, “İki şeyi çok düzgün bir halde yaptık. Bir: Kaliteden ödün vermedik. İki: Öğrenci sayısı artmasına karşın öğretmen başına düşen öğrenci sayısını daima azalttık ve OECD ortalamasına getirdik. İşte Sayın Cumhurbaşkanımızın son yirmi yılda en fazla kıymet verdiği şey, öğretmen başına düşen öğrenci sayısını OECD ortalamasına eriştirmekti. Bunun için 2000’li yıllarda 500 bin olan öğretmen sayımız bugün 1,2 milyonun üzerine çıktı. Bugünkü atamayla artık 1 milyon 300 bine gerçek gidiyor” bilgisini paylaştı. Özer, şu anda eğitim sistemindeki öğretmenlerin yüzde 75’inin son 20 yılda atandığına değinerek konuşmasını şu sözlerle tamamladı: “Fedakâr bir biçimde emek veren, katkı veren tüm öğretmenlerimize çok teşekkür ediyorum. Kovid salgınında gördük, öğretmenlerimiz vefa kümelerinde çalıştılar. Gece gündüz demeden canlarını hiçe sayarak gereksinim duyulan materyalleri ilettiler. Meslek liselerinde maske ürettiler, dezenfektan ürettiler. Tıpkı şeyi 6 Şubat sarsıntısında gerçekleştirdiler. Bakanlıktan talimat beklemeden herkes alanda oldu, yemek pişirdi, ekmek yaptı, çadır kurdu. Çadır dağıtımında vazife aldı. O harika şartları atlatmamızda en büyük destekçi oldular. Sizler de siz pahalı öğretmen adaylarımız da artık bu ailenin içine katılacaksınız. Ben hepinize beğenilen geldiniz diyorum. Sayın Cumhurbaşkanımıza bu türlü büyük bir atamayı Ulusal Eğitim Bakanlığına verdiği için şükranlarımı arz ediyorum. Hepinize sevgi ve hürmetlerimi sunuyorum.” (BSHA – Bilim ve Sıhhat Haber Ajansı)
