Uluslararası Müslüman İlahiyat Vakfı Müdürü Prof. Dr. Colin Paul Turner, Üsküdar Üniversitesi Risale-i Işık Araştırmaları Platformu ve Çağın Vicdanı Öğrenci Kulübü iş birliğinde Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının 63. yıldönümü münasebetiyle düzenlenen “Uluslararası Post-Materyalist ve Bütüncül Bilim Konferansı”na konuşmacı olarak katıldı.
Hayattaki kimi şeylerin mantığa indirgenemediğini belirten Prof. Dr. Colin Paul Turner, bilimin etik, bedel ve ahlak üzere çok karmaşık insani sorunlara indirgendiğinde ortaya sıkıntıların çıktığını söz etti. Etiğin bilimin alanına girmediğini de vurgulayan Turner, bilimsel unsurlardan rastgele bir etik üretmenin mümkün olmadığına ve Türkiye için geçerli olmasa da Batı dünyasının din çağından kalan bir etik sermaye ile ömrünü sürdürdüğüne dikkat çekti.
Uluslararası Müslüman İlahiyat Vakfı Müdürü Prof. Dr. Colin Paul Turner, Bediüzzaman Said Nursi’nin vefatının 63. yıldönümü münasebetiyle Üsküdar Üniversitesi Risale-i Işık Araştırmaları Platformu ve Çağın Vicdanı Öğrenci Kulübü iş birliğinde düzenlenen “Uluslararası Post-Materyalist ve Bütüncül Bilim Konferansı”na katıldı ve “Bilim ve İslam Uzlaşabilir mi? Yine bir Değerlendirme” başlıklı konuşma gerçekleştirdi.
Mutlak varsayımlar şuurlu değildir
Arka planında varsayımlar olmadan çalışan bir bilimsel ve mental sistemin var olmadığını söz eden Prof. Dr. Colin Paul Turner, “Kendi kendini kurabilen hiçbir şeyin olmadığını söylemek mümkün. En azından açıklamak için bir cümleye gereksinim var. 1944’te Oxford filozofu Robin Colingwood, her entelektüel sistemin birtakım mutlak varsayımlara dayanması gerektiğini söylemiştir. Her vakit için bir sistemin çalışması için yapmamız gereken mutlak varsayımlar vardır. Mutlak varsayımlar şuurlu değildir, köklerini bir kültürden alırlar ve gerçek olarak kabul edilirler. Bu noktada yapılabilecek yegâne şey analitik tenkittir ve sorgulamaktır.” dedi.
Bilim karmaşık insani sorunlara indirgendiğinde problemler çıkıyor
Epistomolojideki varsayımların aslında indirgemeci bir noktada olduğunu belirten Prof. Dr. Colin Paul Turner, “İndirgemeci tahlil aslında karmaşık meseleleri anlamak için tercih edilen yegâne metottur. Müşahede ve deney, bilgi edinmenin birincil yoludur. Teori, müşahede ve deneyin akabinde gelir. Teoriye bakıldığında mantıksal tahlilde sıkıntılar olduğunu görmek mümkün zira mantıksal tahlil ikilidir. Yani yağmur yağıyor ya da yağmıyordur, hava aydınlık ya da karanlıktır. Lakin dünyanın geneline baktığımızda dünya bu kadar kolay işlemez. Hayattaki birtakım şeyler mantığa indirgenemez, o yüzden ‘ve’, ‘veya’ tuzağına düşmemek lazım. Bilimi etik, bedel ve ahlak üzere çok karmaşık insani sorunlara indirgediğimizde ortaya meseleler çıkıyor. Halbuki bilim karmaşıklığı adeta yasadışı üzere kabul eder.” diye konuştu.
Batı, din çağından kalan etik sermaye ile yaşıyor
Etiğin bilimin alanına girmediğini vurgulayan Turner, “Bilimsel prensiplerden rastgele bir etik türetmek mümkün değildir. Türkiye için geçerli olup olmadığını bilemiyorum lakin en azından batıda aslında bir din çağından kalan etik sermaye ile yaşıyoruz. Nörobilime baktığımızda bize bilgi tabanlı bir teori vadettiğini görüyoruz. Bilimde dahi her türlü manalı tabir için şuur aslında bir ön kuraldır lakin tanınmıyor ve ciddiye alınmıyor. Lakin ciddiye alınması gerektiğini söylemek gerekiyor. Baktığımızda beşerler klasik prosedürler olmaksızın yani karşısındakiyle konuşmadan ve soru sormadan öteki insanların zihinsel içeriğine erişebiliyorlar.” sözlerini kullandı.
Prof. Dr. İbrahim Özdemir’in moderatörlüğünde gerçekleşen “Post-Materyalist Bilim Anlayışı-1” başlıklı ikinci oturumda, Almanya’dan katılan Kazimieras Simonavicius Üniversitesi Öteki Toplum Enstitüsünde Araştırmacı, Almanya Vilnius, Lithuania; Değişim Sıhhat ve Bilim Enstitüsü Kurucu Yöneticisi Prof. Dr. Harald Walach, “Yeni Bir Şuur Bilimi, Bilimin Genişlemesine Nasıl Katkıda Bulunabilir?” başlıklı bir konferans verdi. ABD’den konferansa katılan Bütüncül Bilim Enstitüsü Lider Vekili Prof. Dr. Necati Aydın ise “Harfi Yaklaşımla Bütüncül Bilim ve Eğitim Anlayışına Doğru” başlıklı bir sunum yaptı.
Konferans “Post-Materyalist Bilim Anlayışı-2” başlıklı üçüncü oturum ile devam etti. Prof. Dr. İbrahim Özdemir moderatörlüğünde gerçekleştirilen son oturumda ABD’den çevrimiçi olarak konferansa katılan Oregon Üniversitesi Nörobilim Enstitüsü’nden Prof. Dr. Marjorie Woollacott “Ruhsal Uyanışların Bilim Adamları ve Akademisyenler Üzerindeki Dönüştürücü Etkileri”; İngiltere’den Bilimsel ve Tıbbi Ağ Yöneticisi David Lorimer, “Geleceğin Şuur Biliminde Gnosis”; Belçika’dan Université Libre de Bruxelle’den Dr Vasileios Basios “Kökenler Üzerine Öz-düşünümsel bir Bilime Doğru” başlıklı konuşmalarıyla konferansa katıldı.
Son oturumda ABD Harvard Üniversitesi’nden Prof. Dr. Athena Despoina Potari, “İnsan Bilimlerinde Ruhun Rönesansına Bir Çağrı”, Kenya Nairobi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Mohamed Bakari “Bilimsel Usul Üzerine” ve Nijerya İbadan Üniversitesi İdeoloji Kısmı mezunu Dr. Olaniyan Adeola Seleem, “Pozitivizm Kendi Kendine Yeniliyor: Bilimsel ve Teknolojik Atılımların Çevreci Bir Değerlendirmesi” başlıklı konuşmalarıyla konferansa çevrimiçi olarak katıldı.
Kaynak: (BYZHA) Beyaz Haber Ajansı
